1 Mart 2013 Cuma

Bir köpeğin insanı olmak ne demektir?

 

Çok tatlı di mi?

Çok tatlı di mi? Evinize ilk geldiğinde salonunuzun ortasına çişini yapacak bu tatlı köpek. En sevdiğiniz ayakkabınızı parçalayacak, perdeleri kemirecek ve sonra koltuk ayaklarını. Dişleri kaşınacak sürekli ellerinizi ısıracak, uykunuzun en güzel yerinde havlayacak ilgi bekleyecek sabahın köründe. Arkadaşınızda kalmanıza engel olacak, tatile çıkmanıza da belki. Ve bu noktada ikiye ayrılacağız. Başedenler ve başedemeyenler. Başedemeyenler yüzünden binlerce cins köpek heves uğruna sokaklarda perişan. Başedenler zaten başımın tacı. Köpek beslemek sandığınız gibi sadece sevimlilikten, tatlılıktan ibaret bir iş olmayabilir sizin için.

Köpeğini terkedenler

Hayat bu. Bir gün sonra sizi neler bekliyor bilemezsiniz. Köpeği aldınız bekardınız, biriyle tanıştınız evleneceksiniz ve müstakbel eşiniz köpek sevmiyor. Ev sahibiniz köpeğe izin vermiyor, şehir dışına yerleşeceksiniz, hamilesiniz. Yeni bir yuva arıyorsunuz. Hamileliğinizde ilk çocuğunuzu hamilesiniz diye birine verir misiniz? Çocuğunuzu istemeyen bir evde oturur musunuz? İlk eşinizden olan çocuğunuzu yeni eşiniz istemiyor diye ondan vazgeçer misiniz? Bence vazgeçebilirsiniz, eğer köpeğinizden vazgeçebiliyorsanız ondan da vazgeçebilirsiniz.

Bir anlık zevkiniz için sizinle aynı dili konuşamayan bir canlının ızdırabı olmayın. Sizi çok seven bir insan bir anda sizi terketse üzülür, nefret eder, kızar, söylenir, intikam almak istersiniz belki. Bu canlar sadece arkanızdan bakabiliyor, başka türlüsü ellerinden gelmiyor.

Gidin bir insanı üzün, halleder. Biraz üzülür sonra başının çaresine bakar. Gidin bir insana zarar verin kendisi halleder.

O yüzden lütfen;


 

23 Ocak 2013 Çarşamba

Geçen gün 15 yaşlarında bir çocuğun taşıdığı çöp arabasının arkasında "Buna da şükür" yazdığını gördüm.. Naylon arabasına boyayla yazmış. Umutsuzluğa her düştüğünüzde o çocuğu hatırlayın.

3 Ocak 2013 Perşembe

Bir Kitap Bir Film

Bugün size altını en severek çizdiğim, her sevdiğim insana ısrarla hediye ettiğim bir kitap önereceğim. Eğer Küçük Prens, Şeker Portakalı, Martı gibi sevgiyi güzel betimlemelerle anlatan kitaplardan hoşlanıyorsanız bu kitabı mutlaka almalısınız.

Kitap hakkında yazmadan önce kitapla bağlantı kuracağım bir de filmden bahsedeceğim. Ben Görsel İletişim Tasarımı mezunuyum, bu yüzden bol bol senaryo ve kamera kullanım teknikleri dersleri almışlığım var. Bahsedeceğim film de üniversitede uzunca bir dönem işlediğimiz bir film; Serseri Aşıklar (À bout de souffle). Imdb puanı 7.9

 
Filmin başrolünde oynayan ve 1979 yılında intihar eden Jean Seberg az sonra bahsedeceğim kitabın yazarının eski karısı. Ne alaka diyecek olursanız burada hüzünlü bir son girecek araya çünkü kitabın yazarı Romain Gary, eski karısının intiharından kendini sorumlu tutup tam 1 yıl sonra 1980 yılında tabancayla intihar etmiştir.

 
 

Yukarıda filmin afişini görebilirsiniz. Serseri Aşıklar sinemada bir devrim niteliği taşıyan belli başlı 5-6 filmden biridir. Yönetmeni Jean-Luc Godard ve film 1960 yapımı. Sigarayı yeni bırakanların izlemesini tavsiye etmiyorum, filmde bolca sigara içiliyor canınız çekebilir :)
 
Filmin fragmanını buradan izleyebilirsiniz;
 
 
Şimdi gelelim öve öve bitiremediğim kitaba. Kitabın ismi Onca Yoksulluk Varken. Açıkçası ben ismini ilk duyduğumda Rus Edebiyatı'nın ağır bir romanı olduğunu düşünmüştüm, şimdi gülüyorum kendime. Fransız yazar Romain Gary bu romanı Emile Ajar takma adıyla yazmış. Çok edebi konulara girmek istemiyorum, sizi sıkmak istemem. Bu yüzden direk kitabın konusuna geçiyorum.
 
Ben bu baskısını okudum, çevirisi çok güzel. Diğer yayınevlerinden aynı tadı alamayabilirsiniz. O yüzden ısrarla bunu öneriyorum.

Kitap annesi fahişe olan Momo adında 10 yaşlarında bir çocuğun ağzından yazılmıştır. Annesi Momo'yu kendisi gibi fahişelik yapan sahipsiz çocuklara bakan Madam Rosa'ya bırakmıştır. Madam Rosa da, yaşlı eski bir fahişe ve bir Yahudidir.

Momo ve Madam Rosa, yoksulluğun hüküm sürdüğü hayatlarını her türlü zorluğa rağmen, sürdürmeye çalışıyor. Ama kitabın bendeki özel yeri 10 yaşındaki bir çocuğun sevgi ve hayat hakkındaki mükemmel tasvirleridir. Hepimizin Momo'dan öğreneceği çok şey var. Momo ve Madam Rosa'nın kurduğu bağ mükemmel. Kitabın hemen hemen çoğu sayfasında Momo'nun söylediklerinin altını çizdim. Defalarca okudum ve hediye ettim. Şimdi siz de tanışın istiyorum. Ayrıca aklıma takılan bu kitabı yazan farkındalık nasıl böyle bir son uygun gördü kendine.
 
İşte kitaptan sevdiğim alıntılar;
 
1) Mösyö Hamil, Mösyö Hamil, dedim ona.

Hiç nedensiz öylesine. Hala onu seven, adını bilen biri olduğunu anımsasın, bir adı olduğunu bilsin diye."
 
2) "Her şey o kadar büyüyor ki artık binden önce saymaya değmez"
 
3) "Mutluluk yokluğuyla tanınan bir merettir"
 
Benim aklıma gelenler bunlar. Lütfen bu kitabı hemen edinin ve bitirdikten sonra yorumlarınızı esirgemeyin. Bana teşekkür edeceğinizi düşünüyorum :) Sevmek gerek diyen bir kitap. Gerçekten "Sevmek gerek."
 
Romain Gary'nin intihar mektubu şu cümleyle bitiyor; "Çok eğlendim, teşekkür ederim, hoşçakalın."
  


28 Aralık 2012 Cuma

Kişiye Özel Gelinlik Askıları

Bugün yakın zamanda gelin olacaklara ya da gelin olacakların yakın arkadaşlarına güzel bir önerim var. Yakın arkadaşlarımdan Sezin bana aşağıda fotoğrafını görebileceğiniz bu özel gelinlik askısını yaptırmış. Ben de çok beğendim ve bu yıl içinde evlenecek 2 arkadaşıma yaptırdım.

Bu fikri Türkiye'ye gelin olmuş ve düğün seromonisinden çok keyif almış bir arkadaşımız getirmiş bence çok da iyi yapmış. Kendisinin iletişim bilgilerini de paylaşacağım. Zeynep Hanım hem çok hızlı, hem çok şeker bir sunuma sahip.


İşte benim gelinlik askım :) Geldiğinde hem çok beğenmiş hem de çok şaşırmıştım. İnsan soyadı değişimine jet hızıyla alışamıyor. Sizin de bu yaz ya da kış yakın zamanda evlenecek yakın arkadaşlarınız varsa bu hediye nokta atışı olacaktır.

Zeynep Sedef ile kendi blogu üzerinden; http://mrseyuboglu.com ya da direk e-mail'inden; mrseyuboglu@gmail.com kontak kurabilirsiniz.

Hepimize bol şans! :)

27 Aralık 2012 Perşembe

Kıyafetten ev dekorasyonuna tüm tasarım ürünlerini tek bir yerde toplayan site: Hipnottis


Hipnottis birçok farklı markanın tasarım ürünlerini kendi sayfasında yayınlayan ve beğendiğini almak isteyen kullanıcıların Türkiye'ye kargo hizmeti veren birçok farklı markayla tanışmasını sağlayan bir site.

İnternet sitesi için: http://www.hipnottis.com/
Facebook takip için: http://www.facebook.com/hipnottis


Sitenin kullanımı çok kolay. 6 ay sonra evleneceğim ve sıfırdan bir ev düzenleyeceğimiz için özel tasarımcıların yaptığı tasarım ürünlerinden ilham alıp bizim türk marangozlardan Ahmet Ustaya yaptırabilmek adına bakıyorum :)




Örneğin bu yukarıda gördüğünüz mini kitaplık rafının fiyatı yanılmıyorsam 200Euro falandı. Bu kitaplık boş bir köşede alt alta birkaç raf birleştirilerek güzel bir görüntü oluşturabilir. Fakat fiyatı 450TL gibi uçuk bir fiyat olmamalı. Bunu bizim Ahmet Usta taş çatlasa 50 TL'ye yapar :)

Hipnottis fikir uyarlaması yapabileceğiniz bir site. Bununla birlikte birçok şirin kazak da bulabilirsiniz 30$ civarlarında. Tasarım ve ev dekorasyonu severlere öneriyorum. 






Hey! Sen kimsin, burada neler oluyor?

Ben İpek. Aslına bakarsan şu an burada hiçbir şey olmuyor. Ama olacak. Sadece burada değil 6 ay içinde hayatımın her yerinde bir şeyler olacak. Baktım söz uçuyor, yazı kalsın diye geldim buraya.

Anlatacak şey çok. Ama ben burada sadece bana kalsın, sana yardım etsin, bizi güldürsün istediğim şeyleri anlatacağım. Kendi filmimi gün be gün yazılı hale getireceğim ve içinde benim kırılan aynamın birçok parçası olacak. Altını çizmek istediğim her şeyi burada saklayacağım.

Reklamcı bir kız, mail box'ında ACİL! ile başlayan mailler, konkurlar, fazla mesailer, revizyonlar, yeni markalar.

6 ay sonra evlenecek bir kız, düğün organizasyonu, gelinlik seçimi, son detaylar, davetiyeler, küçük sürprizler,  binlerce konu başlığı ve detay.

Dekorasyon, tasarım, hikaye, yazar, kitap, seyahat, yeni ülkeler, şarkılar, pikaplar plaklar tavsiyeler, akıl almalar buraları böyyleee komple dolduracak.

Öpüyorum